Yayının İngilizcesine Ulaşmak İçin Tıklayın
4 Nisan 2017 sabahı, Suriye’nin kuzey batısında İdlib’e bağlı bir yerleşim olan Han Şeyhun, rejimin hava kuvvetleri tarafından bombalanmıştır. Hava taarruzundan kısa bir süre sonra, kurbanların, merkezi sinir sistemini hedef alan kimyasal ajanlara maruz kaldığına ilişkin semptomlar ortaya çıkmıştır. Yapılan incelemeler Suriye rejiminin bölgede sarin kullandığını ortaya koymaktadır. Konuya ilişkin açık-kaynaklı analizler, Suriye rejimi içinde dar ancak kuvvetli bir elitin kitle imha silahlarını kontrol ettiğini göstermektedir. Söz konusu elit, Suriye Arap Hava Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri İstihbaratı, Askeri İstihbarat, Cumhuriyet Muhafızları ve Siyasi Emniyet Teşkilatı birimlerinin yüksek mevkilerinde yer almaktadır. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) denetiminden kaçırılan kimyasal silahlar da bahse konu elitin kontrolündedir. Suriye rejiminin kimyasal harp yeteneklerine ilişkin teknik birikimi de, genellikle Fransızca ‘CERS’ kısaltması ile bilinen (Centre d’Etudes et de Recherches Scientifiques) bilimsel araştırmalar merkezi tarafından sağlanmaktadır. Bu çalışma için tercih edilen başlık, ‘Şayrat Bağlantısı’ olarak belirlenmiştir. Zira, Hafız Esad döneminde 1982 Hama ayaklanmasının kanlı biçimde bastırılmasının stratejik kültürel mirası, Suriye rejiminin kimyasal harbe ilişkin teşkilatlanması ve doktrini, Suriye Arap Silahlı Kuvvetleri içindeki rejime bağlı klikler ve iç savaşın ilerleyen dönemdeki seyri, söz konusu ‘Şayrat Bağlantısı’ etrafında şekillenmektedir. Son olarak bu rapor, rejimin Han Şeyhun kimyasal saldırısının kaçınılmaz ancak engellenebilir olduğunu değerlendirmektedir.